NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ أَبِي
سُرَيْجٍ أَخْبَرَنِي
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
جَهْمٍ حَدَّثَنَا
عُمْرُو بْنُ
أَبِي قَيْسٍ
عَنْ أَيُّوبَ
السَّخْتِيَانِيِّ
عَنْ نَافِعٍ
عَنْ ابْنِ
عُمَرَ قَالَ
نَهَى
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ عَنْ
الْجَلَّالَةِ
فِي
الْإِبِلِ
أَنْ
يُرْكَبَ
عَلَيْهَا
أَوْ
يُشْرَبَ
مِنْ
أَلْبَانِهَا
İbn Ömer (r.a)'den
rivayet olunmuştur; dedi ki:
Rasûlullah (s.a.v.)
pislik yemeyi alışkanlık haline getirmiş olan develere binmeyi ve sütlerinden
içmeyi yasaklamıştır.
İzah:
Ebû Dâvûd, cihad,
et'ime, eşribe; Tirmizî, et'ime; Nesâî, dahâyâ; İbn Mâce, zebâih; Muvatta,
edâhi; Ahmed b. Hanbel, 1,219,226,241,253,321, 339.
Bu mevzuda Hattâbî
şöyle diyor:
"Celiâle, pislik
yiyen deve demektir. Böyle bir alışkanlığı olan devenin etini yemek ya da
sütünü içmek tenzihen mekruhtur.
Çünkü bu gibi
hayvanların'yemiş oldukları pisliklerin kokuları bu hayvanların etlerine
siner.
Ancak bu durum
yedikleri yemlerin ekserisini pislik teşkil eden hayvanlar için söz konusudur.
Gıdalarının ekserisini
temiz yemlerin teşkil ettiği hayvanların etleri ya da sütleri bu hükme dahil
değildir. Böyle ekseriyetle temiz yemlerle beslenen veya temiz otlarda yayılan
hayvanların ara sıra pislik yemeleri onları celiâle sınıfına sokmaz. Bahçelerde
otlarken ara sıra pislik yiyen tavuk, kaz, ördek, koyun, keçi vs. hayvanlar
gibi, bunlar da cellâleden sayılmazlar.
Celiâle sınıfına giren
hayvanların etlerinin ve sütlerinin yenilip yenilemeyeceği konusunda âlimler
ihtilâf etmişlerdir.
İmam Ebû Hanife (r.a)
ile taraftarlarına, İmam Şafiî ve Ahmed b. Han-bel'in görüşlerine göre; bu gibi
hayvanlar hapsedilip günlerce temiz gıda ile beslenmedikçe etleri yenilemez ve
sütleri içilemez. Ancak günlerce hapsedilip temiz yemlerle besledikten sonra
üzerlerine sinen pisliklerden temizlenmeleri neticesinde etlerini yemede ve
sütlerini içmede bir sakınca kalmaz. Nitekim bir hadis-i şerifte; "Sığır
kırk gün yemle beslendikten sonra eti yenebilir" buyurulmuştur. Abdullah
b, Ömer, pislik yemeye alışmış bir tavuğun etinin yenebilmesi için üç gün
hapsedilip temiz yemlerle beslenmesi gerektiğini söylerdi.
İshak b. Râhûyeh ise,
cellâlenin etinin yıkandıktan sonra yenebileceğini söylerdi. Hasan-İ Basrî ise
cellâlenin etini yemekte hiçbir sakınca görmezdi. İmam Mâlik de bu görüşte
idi."
İbn Reslân,
Şerhü's-Sünen isimli eserinde şöyle diyor:
"Aslında celiâle
sayılan hayvanların etlerinin ve sütlerinin temiz sayıla-bilmesi için
kesilmelerinden önce ne kadar hapsedilmeleri gerektiğine dair belirli bir süre
yoktur. Bazıları deve ve sığır cinsinden olan cellâlelerin kırk gün, tavuk
cinsinden olan cellâlelerin de üç gün hapsedilmeleri gerektiğini
söylemişlerdir."
Bu mevzuda merhum Ömer
Nasuhi Bilmen şöyle diyor:
"Temiz olmayan
şeyleri yemiş olan tavuk, koyun, sığır, deve gibi hayvanların etleri bir
müddet hapis edilmeksizin hemen kesildikleri takdirde mekruhtur. Çünkü bu
halde etleri fena bir kokudan hali olmaz. Hapis müddeti tavuklar için üç,
sığırlar ile develer için de on gündür.
Hayvanların terleri ile
salyaları hüküm itibariyle artıkları gibi olduğundan, pislik yemekten
çekinmeyen koyun, keçi, deve gibi temiz hayvanların artıklarını kullanmak
mekruh olduğu gibi; böylesi hayvanların üzerine binmek de mekruhtur. İmam
Azam'a göre atlar ile eşek ve katırların terleri de temizdir."[Ö. Nasuhi
Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, 416.]